Cem TAŞÖZ
BEDEN İÇSEL DÜNYAMIZIN YANSIMASIDIR
- BEDEN İÇSEL DÜNYAMIZIN YANSIMASIDIR
Bizler kendimizi ve çevremizi ancak kendi bedenimizle algılayabiliriz. Sinir sitemi ve duyu organları çevreden aldıkları uyaranları beynimize gönderir. Bu uyaranlar beyinde iki yönlü değerlendirilir. Birincisi yaşantının kendisinin; ikincisi de bu yaşantının hoş ve ya nahoş olarak değerlendirilmesidir. Bu değerlendirmeleri kullanarak dünyaya kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda bir tavır alırız.
Anadilimizden başka bir dili öğrenmek için zaman ve enerji harcarız ama temel dilimiz olan beden dilimizi öğrenmek için gereken zamanı ayırmayız. Hiç kimse Beden Dilinin ifadelerinden kaçamayacağı ve bunu bastıramayacağı için bu dili öğrenmenin kişiye büyük faydalar getireceği açıktır. Böylece kendi dünyamızı yansıtma biçimimiz ve birlikte yaşadığımız insanların içi dünyalarıyla ilgili önemli bilgilere sahip oluruz. Aslında her insan beden dili konusunda bildiğini düşündüğünden çok daha fazlasını bilir.
Duyguların ve düşüncelerin kelimelere dökülemediği durumlarda bunu çok açık hissederiz. Böyle anlarda bir bakış, başın bir dönüşü, bir jest binlerce kelimeden daha fazla anlam taşır ve daha önemlisi “insanlar kelimeleri çoğunlukla gerçek duygu ve düşüncelerini örtmek için kullanır”. Beden dilimiz aynı zamanda bize sosyal rolleri gösteren bir aynadır.
DAVRANIŞLARIMIZ İÇ DÜNYAMIZI ETKİLER
İnsanlar büyük çoğunlukla içlerinden geldiği gibi davrandığını düşünür. Oysa yakın zamanda yapılan araştırmalar “insanların hissettikleri gibi davranmaktan çok davrandıkları gibi hissettiklerini” ortaya koymuştur.
İLETİŞİM
İletişim duygu, düşünce ve ya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. İletişim Latince “communicare” kökünden gelmektedir. Dilimizde haberleşme, komünikasyon olarak adlandırılmaktadır. İnsanlar arası iletişim temel olarak duygu ve düşünce alışverişini yürütme düzenleridir. Burada ana öğe “anlatmaktır”. İletişimi kuran ve başlatan kişi kendisini duygu ve düşünce dünyasını, ilişkilerini karşısındakine açıklamak, iletmek ister. Bu eylemin iletişim açısından anlamı anlaşılmaktır. İletişimi kolaylaştıracak, zemin hazırlayacak önemli noktalar şunlardır.
İLETİŞİMDE İLK DAKİKA ÖNEMLİDİR: Karşı karşıya gelen iki kişi arasındaki ilk iletişim, iletişim sürecinin önemli bir belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan faktörler, karşılaşılan kişinin beden dilinden, kullandığı kelimelere ve kişinin taşıdığı bütün aksesuarlardan bulunduğu ortamdaki nesnelere kadar geniş bir dağılım gösterir. Algılayanın kişisel özellikleri ve toplumsal normları ile kalıplaşmış yargılar karşıdan gelen verilerle birleşerek iletişimin ilk anında kişiye bir karar verdirir ve karşısındaki kişiye zihninde bir etiket yapıştırır. Bu olumlu veya olumsuz olabilir. “Duruşundan hiç hoşlanmadım”, “Bir görüşte kanım ısındı”, “ilk gördüğümde vuruldum”, “Ben onu gördüğüm an işe yaramaz olduğunu anlamıştım” gibi değerlendirmeler o kişi ile gelişecek iletişimin temelini oluşturur.
İLETİŞİM BİLGİ ALIŞVERİŞİ DEĞİLDİR !!
İnsanlar arası iletişim sadece bilgi alışverişi değildir. Duygu ve düşüncelerin bir bilgi olarak aktarılmasındaki eylemler ve bu eylemlerin biçimi iletişimin özünü oluşturur. Ancak bilgiyi veriş biçimi, yani sözlerin beden dilindeki karşılığı da önemlidir. İletişimde bilgilenmek ve öğrenmek “anlamak” değildir. Örneğin arkadaşınızla yapacağınız bir konuşmada beden dilini değerlendirmezseniz onun neler yaptığını öğrenebilirsiniz ama neler yaşadığını anlayamazsınız. Kelimelerin sözcük anlamlarını karşınızdaki kişinin
eylem biçimiyle birleştirmeniz, birlikte değerlendirmeniz doğru iletişime imkan verir.
İLETİŞİM KİŞİYE DEĞİL KİŞİYLE YAPILIR
İletişim bir başka kişiyle birlikte yapılandırılan bir süreçtir. İletişim onu oluşturan bireylerden birinin aktif oluşu, diğerinin bu eylemi seyredişiyle kurulamaz. Eğer alıcı kişi hazır değilse iletişim yolu tıkanır.
İLETİŞİM BİR BÜTÜNDÜR
İletişimi kelimeler, eller, gözler gibi bütünlüğünden soyutlayarak ve süreçteki bir kesite bakarak değerlendirmek bizi yanıltabilir. Beden işaretlerini veya tek başına sözcüklerin içeriğini değerlendirerek sonuç çıkarmak yanıltıcı olur. Örneğin ellerin bir masaya dayanması veya bir sandalyeye ters oturmak beden dili açısından bir destek aramak, güvensizlik işaret olarak yorumlanır, ama bu durum bazen bedeni dinlendirmek ihtiyacından da kaynaklanabilir.
İLETİŞİM ve KÜLTÜR
Ayrıca yakın arkadaşlarımıza, çevremize karşı duruşumuz ve bakışlarımızla düşündüklerimizi hissettirmeye çalışırız. Bu davranış büyük çoğunlukla da başarıya ulaşır ve karşımızdakiler düşünce ve duygularımızı anlar. İletişim kurduğumuz kişilerle kültürümüzdeki ortak yanlar ne derece fazlaysa birbirimizin beden dilini anlamamız o denli kolay olur.
İLETİŞİMDE GÖNDERME BECERİLERİ
İletişimde sözlü ya da sözsüz mesajların ilişki biçimine göre uygun şekilde verilmesi gönderme becerilerinin geliştirilmesiyle mümkündür. İletişimde gönderme becerilerinin önemi iletişimin yalnızca bazı bilgi ve mesajları söz ile ifade etmekten fazla, bu tutumlar bütünü olmasından kaynaklanmaktadır. Bu haliyle iletişim sadece kelimelerden daha fazlasını içerir. Gönderme becerileri mesajın aktarılması için seçilen sözcükler, beden dili ve sesten oluşan bir bütündür. Ancak iletişimin başarılı olabilmesi için
Ne söylemek istiyorum?
Ne zaman söylersem karşımdaki kişinin iletişim kanalları açık olur? Sorularına yanıt verilmelidir.
SES TONU
Ses tonu, yüksekliği, rezonansı ve temposu ile duygularımızın en önemli aktarıcısıdır. Mutluluğumuzdan, hüznümüze, samimiyetimizden, tereddüdümüze kadar bütün duygular sesin özellikleriyle aktarılır. (“gel kelimesi farklı tonlarda söylenirse değişik anlamlar ifade edebilir.)
JEST ve MİMİKLER
Jestler ve Mimikler diğer kişilere görsel sinyaller gönderen hareketlerdir. Bizim bir jestten söz edebilmemiz için yapılan hareketin bir başkası tarafından görülmesi ve yaşadığımız duygu ve düşünceyle ilgili bir bilginin karşımıza iletilmesi gereklidir.
ŞİMDİ BİRAZDA ETKİLİ KONUŞMA SANATINDAN DİLİMİZ DÖNDÜĞÜNCE BAHSEDELİM
AĞZINIZ BEYNİNİZDEN HIZLI ÇALIŞMASIN AMACINIZI BİLİN
Dikkatinizi özgüvenin ve daha etkili konuşmanın sizin için olan önemine değer veriniz.
Özgüveniniz başkaları ile konuştukça güçlenecek ve kişiliğiniz daha iyiye gidecektir. Duygusal açıdan daha iyi olacağınız anlamına gelir bu,ve duygusal açıdan iyi olmak fiziksel açıdan iyi olmak demektir. Konuşma eylemi herkes için,genç ve yaşlı olsun, kadın ve erkek olsun geçerlidir.
Konuşma fırsatını yakaladığınızda bunu değerlendirin,kaç kişiyle olduğu önemli değildir; hep daha iyiye gideceksiniz. Sonunda ruhsal bir rahatlık hissedeceksiniz, hem de hiçbir zaman hissetmediğiniz kadar.
KONUŞMANIZI DİNLEYİCİLERLE PAYLAŞMAYA GAYRET EDİN
Her konuşma durumunda üç etken vardır:Konuşmacı,konuşma,ya da mesaj ve dinleyiciler. Bu kısmın ilk iki kuralı konuşmacıyla konuşma arasındaki ilişkiyi ele almıştı. Bu noktaya kadar herhangi bir konuşma durumu yoktu. Konuşmacı konuşmasını dinleyicilere sunduğu an böyle bir durum meydana gelir. Konuşma iyi hazırlanmış olabilir, konuşmacı konuya büyük bir ilgi gösterebilir fakat tam bir başarı için üçüncü bir etkene ihtiyaç vardır. Dinleyicilerine söylediklerinin önemini hissettirmek zorundadır. Sadece kendisi heyecanlanmamalıdır; aynı heyecanı dinleyicilere de aktarmalıdır. Hitabet tarihinde önemli yer tutmuş konuşmacıların en büyük özelliklerinden biri bu satıcılık, vaizlik “veya bunu nasıl adlandırmak istiyorsan”yönlerinin güçlü olmasıdır. Etkili bir konuşmacı dinleyicilerinin yaşadığı heyecanı yaşamalarını, fikirlerine uymalarını, yapmaları gerekeni yapmalarını ve tecrübelerini tekrar yaşamalarını ister, o kendine değil, dinleyiciye dönüktür. O konuşmasının başarısının kendisinin değil dinleyicilerinin elinde olduğunu bilir.
KONUŞTUKLARINIZI SERGİLEYEREK GÖRSELLEŞTİRİN
Psikologlar bilgimizin yüzde 85’inin görsel etkilerden oluştuğunu söylerler. Bu televizyonun bir reklam ve eğlence aracı olarak inanılmaz etkisini açıklıyor. Konuşma yapmak da hem görsel hem de duygusal bir sanattır.
Konuşmanızı detaylar da süslemenin en iyi yollarından biri de görsel etkiyi katmaktır.
Resimler.soluduğunuz hava kadar kolay elde edilebilir. Onları konuşmalarınıza serpiştirin ve daha eğlenceli daha etkili olun.
Nesilden nesle aktarılan atasözlerinin çoğunun görsel olduğunu fark ettiniz mi hiç? “Bir taşla iki kuş vurmak”, “Ayağını yorganına göre uzatmak”vb…
Görsel etkilerinizi kesin spesifik seçin. Zihinsel görüntülerinizi bir geyiğin boynuzları kadar belirgin ve görülür olsun. Örneğin “köpek” kelimesi birden çok cinsi çağrıştırır; bir St. Bernard, bir fino gibi. Fakat eğer seçiminiz “buldog köpeği” olursa durum daha açık olacaktır.
Canlılık ve gayret bir konuşmacıda olması gereken ilk özelliklerden biri olmalı. İnsanlar her zaman enerjik insanların etrafına toplanır.
“Bir konuşmacı bir şeye bütün ciddiyetiyle inanıyor ve onu bütün ciddiyetiyle söylüyorsa davasına taraftar bulacaktır; küllerden kale üretebileceğini söylese bile. İnançlarımız sağduyuya ve gerçeklere dayanırsa daha güçlü olur.”
İyi olarak tanımladığınız bir konuyu daha çok araştırınız. Bir şey hakkında ne kadar çok şey bilirseniz onun hakkında da o kadar heyecanlı ve ciddi konuşursunuz.
KONUNUZLA İLGİLİ DUYGULARI TEKRAR YAŞAYIN
Sinemaya ve tiyatroya gitmemizin bir sebebi duyguların ifade edilişini görmek ve duymak isteyişimizdir. Duygularımızı açığa vurmaktan o kadar çok korkarız ki bu duygumuzu rahatlatmak için bir oyuna gitme gereğini hissederiz. Dolayısıyla bir kitleye hitap ettiğinizde konuşmanıza ne kadar heyecan katarsanız, dinleyicilerin ilgisi ve heyecanı o denli artacaktır. Samimi duygularınızı bastırmayın;o özgün gayretinizi frenlemeyin. Dinleyicilerinize bu konu hakkında konuşmak için ne kadar istekli olduğunuzu gösterin, böylece de dikkatlerini toplayın.
CİDDİ DAVRANIN
Konuşmak için dinleyicilerin önüne çıktığınızda darağacına giden biri gibi değil, beklentileri olan biri gibi çıkın. Yürüyüşünüzdeki hava gerçek bir masada size yararı olacaktır ve dinleyicileriniz sizi söyleyeceklerinde istekli biri olarak algılayacaklardır. Başlamadan önce derin bir nefes alın herhangi bir eşyadan veya podyumdan uzak durun. Başınızı dik tutun. Dinleyicilerinize önemli şeyler söylemek üzeresiniz ve her parçanız bunu açıkça göstermelidir. Sesinizi arka sıralara duyurabilirseniz güveniniz artacaktır. Hareket ve jestler yapmaya başladığınızda bu size motivasyon sağlayacaktır.
Onlara konuşmasının ezberlenmiş bir metin olmadığını hissettirin
;Hiçbir dinleyici kendisini ilgilendiren bir konuyu sunan bir konuşmacıdan sıkılmaz.
Konunuz hakkında elde edebileceğiniz bilgilerin dinleyicilerin sorunlarını çözmeye ve amaçlarını elde etmeye nasıl yarayacağını sorun bir kendinize. Sonra bunu onlara gösterin ve böylece dikkatlerini çekin.
DÜRÜST VE SAMİMİ BİR ŞEKİLDE TAKDİRLERDE BULUNUN
Dinleyiciler bireylerden oluşmuştur ve bireyler gibi tepki verirler. Dinleyicileri açıkça eleştirirseniz bunu yadırgarlar. Yaptıkları övgüye değer şeyleri takdir ederseniz kalplerinde bir yer edinirsiniz. Bazen bu kişisel araştırmayı gerektirebilir. “Bu gördüğüm en akıllı dinleyici kitlesi” gibi cümleler bazı dinleyiciler tarafından dalkavukluk olarak nitelendirilir.
DİNLEYİCİLERİNİZİ KONUŞMANIZA ORTAK EDİN
Dinleyicilerinize bir şeyi oylamalarını veya bir problemi çözmek için yardımlarını istemeyi önerin. Konuşmanın ders verme niteliğinin dışında bir konuşma olduğunu kabul ettiren bir ruh hali –dinleyici tepkisine adanmış bir konuşma– bu olaya dinleyiciyi ortak eden bir eylem olmalı. Dinleyici katılımını kullanırsanız ortaklık hakkını onlara vermiş olursunuz.
KISA KONUŞMALARI ETKİLİ HALE GETİRMEK
Her konuşmanın, konuşmacı farkına varsın veya varmasın başlıca dört amacı vardır. Nedir bunlar?
1-İkna etmek veya harekete geçirmek;
2-Bilgilendirmek;
3-Etkilemek veya inandırmak;
4-Eğlendirmek
Birçok konuşmacı kendi amaçlarını ve konuşmanın amacını karşılaştıramadıkları için zorluk çekerler ve başarısızlığa uğrarlar.
Konuşmacı dinleyicilerin ruh halini anlamayacak kadar duyarsız olduğu için konuşmasına sıkıntıyla devam etti.
Konuşmanıza vereceğiniz örnekten ayrıntılar sunarak başlayın;ana fikrinizi aktarmak için kullandığınız grafik örneklemeleri sunun. Dinleyicilerinize de onlardan beklediklerinizi açıkça ifade edin. Üçüncü olarak sebebinizi;yani dinleyici söyleyeceklerini dikkate aldıklarında elde edecekleri avantajları belirtin. Bu tür formül bu hızlı hayat tarzına çok uygun. Konuşmacılar uzun ve zahmetli girişlerle artık zaman kaybedemezler. Dinleyiciler de konuşmacının söylemek istediğini dolandırmadan anlatmasını isteyen meşgul insanlardan oluşur. Dinleyiciler gerçek veya sahte olsun hiçbir özre ilgi duymazlar. Onlar “hareket” istiyorlar. Bu formülle onlara ilk kelimeden itibaren hareket sağlarsınız.
Sihirli formül ticari yazışmalarda ya da ast ve üstlere bilgi verirken de kullanılabilir. Anneler çocuklarını yönlendirirken çocuklarda bir imtiyaz hakkı almak için bu formülü yararlı bulacaklardır.
KONUŞMANIZA ÖRNEĞİNİZDEN BİR AYRINTI VEREREK BAŞLAYIN
Örnek vererek başlamanın amacı doğrudan dikkat çekmektir. Bazı konuşmacılar bunu başaramazlar çünkü ilk kelimeleri tekrarlardan,klişelerden veya dinleyicinin ilgilenmediği özürlerle doludur. “Konuşmaya pek alışık olmadığım için” özellikle iticidir fakat buna benzer birçok konuşma başlangıcı yöntemi de hiç ilgi çekici değildir. Bu konuyu nasıl seçtiğiniz dinleyicilerimize pek hazır olmadığınızı söylemeniz(ki bunu hemen fark edeceklerdir)ya da konunuzu bir vaaz verircesine sunmak kaçınmanız gereken yöntemlerdir.
Konuşmanızı kim, ne zaman, nerede, ne, nasıl yada neden sorularını cevaplayan cümlelerden biriyle başlarsanız en eski iletişim yöntemini kullanmış olursunuz hikayeyi. “Evvel zaman içinde” kelimeleri çocukların hayal kapılarını aralar. Aynı yaklaşımla ilk kelimelerinizle dinleyicilerinizin akıllarına girebilirsiniz.
ÖRNEĞİNİZİ UYGUN AYRINTILARLA DOLDURUN
Kendi başına ayrıntı hiç de ilginç bir şey değildir. Eşyalarla ve ufak tefek süslerle dolu bir oda hiç de çekici gelmez. Çok fazla alakasız ayrıntıyla dolu bir resim göze hoş görünmez. Aynı şekilde çok fazla ayrıntı gereksiz ayrıntı konuşmayı sıkıcı yapar. Yapmanız gereken konuşmanın amacına ilişkin ayrıntıları seçmenizdir.
DİNLEYİCİLERE İSTEDİKLERİ BİRŞEYİ NASIL ELDE EDEBİLECEKLERİNİ ANLATACAĞINIZA İSTATİSTİKLERDEN YARARLANIN İŞİNİZ KOLAYLAŞSIN
İstatistikler belirli şekildeki olayların oranlarını göstermek için kullanılır. Etkileyici ve inandırıcı olabilirler;özellikle tek bir örneğin yeterli olmadığı durumlarda kanıt olarak kullanıldığında .
İstatistikler kendi başına sıkıcı olabilirler. Akıllıca kullanılmalıdırlar ve kullanıldığında da onları canlandıracak bir dille verilmelidirler.
HAREKET GÖRMEK İSTEDİĞİNİZİ BELİRTİN
Eğer dinleyicileri etkilemek istiyorsa bütün konuşma sonuçta toplanması gerekiyordu.
Sonuç konuşmanın en stratejik noktasıdır, kişinin son olarak söyledikleri, kişinin bitirirken dinleyicilerin kulaklarını çınlatan o kelimeler; bunlar en uzun süre hatırlanacak olanlardır.
“İlk olarak neden bahsedeceğinizi söyleyin;sonra söyleyeceklerinizi söyleyin;son olarak da ne söylediğinizi tekrarlayın.”