Bu size çok uçuk bir iddia gibi gelebilir ama denerseniz gerçekleştiğini göreceksiniz.
İşe nasıl başlamak gerekir? Öncelikle sizi üzen, kızdıran her tür negatif duyguyu isimlendirmelisiniz. Bu, bir nevi yüzleşmedir.
Diyelim ki arkadaşınız telefonu yüzünüze kapattı. Sinirlenmeden önce gözlerinizi kapatın ve derin bir nefes alın. Vücudunuzdaki gerginliği hissetmeye çalışın ve yavaş yavaş nefesinizi verirken tansiyonu düşürmeye başlayın.
Şimdi, hissettiğiniz negatif duyguları aklınızdan geçirin. Öfke? Utanç? Hüzün? Hissettiğiniz her ne ise bunun için kendinizi yargılamayın. Anahtar nokta duygularınızın farkına varıp, onları kontrol edebilmektir.
Şu, telefonu kulağına yapışık yaşayanlar! Ya da başparmakları mesaj mesaisinde olanlar! En son ne zaman bu mesaiye son verdiniz ve yüzünüzü güneşe döndünüz? Tam şu anda pencereden dışarı baktınız, değil mi? Bunu sadece şimdi değil, her zaman yapmak, şu marifetli küçük arkadaşlarınızı bir kenara bırakıp alemin farkına varmak için çok geçerli bir nedeniniz var: Mutluluk!
Etrafınızda mutluluk veren şeylere odaklandığınız takdirde beyninizdeki mutlulukla ilgili nöronları harekete geçirdiğinizi, bu sayede daha yoğun bir şekilde iyi duygular hissetmeye başladığınızı göreceksiniz.
OLUMLU DUYGULARI HAREKETE GEÇİRİN
Bütün duyularınızla zevk almayı deneyimleyin. Doğanın kokusunu nefesinizle birlikte içinize çekin. Derinizin üzerindeki havayı hissedin. Bunu dolu dolu hissettiğinizde olumsuz duyguları harekete geçiren sinirsel aktivitelerin yavaşladığını göreceksiniz.
Bu mutlu anları, belki sadece 15 saniye süren anları zihninize kaydedin ve sağlamlaştırın. Zaman içinde karşılaştığınız stres kaynaklarıyla daha kolay baş edebileceksiniz. Hafızanızdaki güzel anlar sizi stresten uzaklaştıracak. “Peki ya kaba insanlar, çılgın şoförler?” mi dediniz? Onlar sizin için hiç problem olmayacak. Çünkü siz sakinliği ve güzel duygular hissetmeyi çoktan bir alışkanlık haline getirdiniz.
