Kültür-SanatManşetTürkiye
AYŞE YETİŞ: “ADALAR’DA, EKONOMİK DEĞERİ YOK EDİLEN ATA ‘ÖLDÜRESİYE’ BAKILIYOR!”
Adalar’daki atların sahiplendirme sürecinden bu yana at hayvanının nasıl bakılması gerektiğine dair açıklamalar yapan At Veteriner Hekimi Ayşe Yetiş, Adalar’daki atların zaten sahiplenilmeyen atlar olduğunu ve en son durak olarak fayton koşulduklarının altını çizerek şunları söyledi:
“Biyolojide türler arası birlikte yaşam modelleri vardır. Bunun en bilinen örneği Parazitizm’dir. Yani bir canlının diğer canlıya fayda sağlamayıp zarar vererek varlığını sürdürmesi modeli. Ancak evrim sürecinde bu yaşam modelinden geliştiği düşünülen bir yaşam modeli vardır ki buna Mutualizm denir. Adalar’ın fayton atları yüz küsur yıldır Adalar’da insanların evlerine gidebilmesi için bir taşıma aracı idi. Bu ilişkide bir parazitik ilişki görebilirsiniz ancak at doğası gereği güç olarak yük taşıyabilen ve zaten de koşabilen bir canlı, koşarak güçlenen bir canlı. Biz bu ilişkiyi tek taraflı fayda görme ve zarar verme noktasına getirdik. Ve sonunda binlerce at doğasına tamamen aykırı bir şekilde ahırlara iple bağlı bir şekilde hapsedildiler. Şimdi aylardır kapalı tutulan (ancak sağlam görünen onlarcasının kısıtlı alana salındığını İBB videolarından görüyoruz) bu atlar artık ölümle burun burunalar ve bu sayıda ata bir gelir kaynağı olmadan öldüresiye bakmanın hangi çeşit bir birlikte yaşama modeli olduğunu ben çözemedim.”
AYŞE YETİŞ: “İSTANBUL’DA ATLARA VE İNSANLARA İYİ GELECEK DOĞAL ORTAMLAR YARATILMALI”
Ayşe Yetiş, Adalar’daki atların kalan hayatlarını iyi geçirmesi için en gerçekçi çözümün hem atlara hem İstanbullulara iyi gelecek doğal ortamlar yaratmakla mümkün olacağını söylüyor ve ekliyor.
“Pandemi bize anlattı ki, insan doğadan ve hayvandan uzaklaştıkça insanlıktan da uzaklaşıyor ve kent yaşamı bunun en azgın örneği. O vakit İstanbul gibi bir metropolde elbette atlara bir alan yaratmak gerekiyor, hem atlar hem insanlara iyi gelecek doğal ortamlar yaratılamaz mı? İstanbul insanının tek göreceği at, yarış sahasında koşan veya geçmişte kalmış fayton manzarası ya da ekonomisi yetiyor ise binicilik tesislerinde kapalı manejde saat ücreti vererek temas ettiği at mı olmalı? İstanbul insanı milyonlar harcanarak yapılan içinde yürüme parkuru, birkaç kel ağaç ve kafelerin olduğu ‘millet bahçesi’ denilen doğallıktan uzak parklara mahkum mu olmalı? Adalar dahil İstanbul’un çeşitli bölgelerine içinde atların da mutlu huzurlu yaşadığı, bakıcılarının, nalbantlarının, hekimlik hizmetlerinin olduğu ‘Atla Yaşam, Atla Terapi, At için Terapi Merkezleri’ kurulabilir. Atla doğal bir şekilde tanışmayı, temas etmeyi isteyen, evladını AVM’lere götürmek yerine atla temas edebileceği, doğal parkalara götürmeyi isteyen binlerce vatandaşımız var. Çünkü at varsa toprak var, at varsa atların koşturacağı padok alanları, ağaçlar arasında toprak yollar var, at varsa orman var, temiz hava var. Bu ortamlar İstanbul halkı için pekala yaratılabilir, bu ortamlarda bu ‘rüzgarın çocukları’ insan çocukları ile beraber pekala sömürülmeden ve onların doğalarına uygun bir şekilde bakılabilir. Bunun için, içinde tartan yürüme yolları ve plastik spor aletleri olan, ‘sağlıklı yaşam parkuru’ kurmayı hedefleyen politikacı ve siyasetçiler yerine, insanı hayvanı ve doğayı seven ve koruyan vizyoner yöneticilere ihtiyaç var.”
AYŞE YETİŞ: “ATLARIN EMEKLİLİĞİ İÇİN DE PAY AYRILMALI”
Ayşe Yetiş, “ Ekonomik değeri bu kadar yüksek olan bu at canlısının var ettiği sektörler ve paydaşları atlar sayesinde elde edilen gelirin bir kısmıyla, bu sektörlerde çalışamaz duruma gelmiş atların tedavi, rehabilite ve ömrünün sonuna değin mutlu ve huzurlu yaşayacağı ortamı yaratmalılar. Veteriner Fakülteleri de dahil edilmeli. Çünkü atlar iş yapıp para kazanabilen canlılar ve bu gelirden bir payları olmalı. Mevcut konumlarını kaybetmiş Ada atları veya yarışların olmadığı bu dönemde yarış hayatı bir şekilde bitmiş dolayısı ile ekonomik değeri de kalmamış pek çok atı ne yapalım? Doğaya salıp ne halleri varsa görsünler diyebilir miyiz? Yoksa Mutualist yaşam modelini hayata geçirebilir miyiz?” diyerek konunun bambaşka bir boyutuna dikkat çekti.