Ülkemizde devlet eliyle her yıl ortalama 347 bin metreküp ağaç kesiliyor. Çevreciler bu kesimleri “ağaç katliamı” olarak adlandırsa da devlet görevlileri ve bazı akademisyenler bunun “gerekli” olduğunun altını çiziyor. Üstelik kesilen ağaçlardan daha fazla fidan dikiliyor. Sayı eşitlenince durum kurtarılıyor. Peki, gerçekten öyle mi?
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) yüksek lisans yapan Volkan Bektaş bu soruya cevap verdi. Yeni dikilmiş bir fidanla yetişkin bir ağacın arasındaki farkın, yeni doğmuş bir bebek ve yetişkin bir insan arasındaki farka benzeten Bektaş “ nasıl bir bebekten yemek yapmasını bekleyemezsek, bir fidandan ağacın yerini tutmasını bekleyemeyiz” dedi. Ağaç ve fidan arasındaki temel fark ise kökleri… Ağaçların ekosistem içinde en önemli görevi güçlü kökleri ile suyu düzenlemesi ve yağmur sularının yer altı suyuna karışmasını sağlamak. Bu sayede doğal afetler engelleniyor, yer altındaki su ve mineraller farklı canlı formlarına (mantar, bakteriler, yosun vb.) yaşam kaynağı oluyor, biyolojik çeşitlilik artıyor ve yaban hayvanlarına barınak sağlanıyor. Tüm bunlarda sonunda bir ormanı oluşturuyor. 2013 Ocak ayında yapılan araştırmaya göre yılda sadece enerji, maden ve ulaşım için 101,500 hektar ormanlık alan tahrip ediliyor. Bu durum sadece ağaçların kesilmesine değil farklı yaşam formlarının yok olmasına ve yaban hayvanlarının evsiz kalmasına da yol açıyor. Hal böyle olunca yeni dikilen fidanların ne kesilen ağaçların ne de tahrip edilen alanla birlikte zarar gören canlıların yerini tutması beklenemez. Dikilen fidanların orman olması içinse aradan 300 ila 500 yıl arası bir süre geçmesi gerekli.
Bu durumun kesilen ağaca ve kesildiği yere göre farklılık gösteriyor. Eğer kesilen ağaç park, okul bahçesi gibi günlük hayatın içindeyse ve hastalıklı, fonksiyonlarını yerine getiremiyorsa kesilmesi ve yerine fidan dikilmesi hem doğal sistem için hem de çevrede yaşayanlar için daha iyi. Ancak ormanlık alandaki ağaçlar hasta ve sakat olsalar dahi fidandan daha çok işlev görürler zira daha önce bahsettiğimiz canlı formları ve yaban hayvanları için barınaktırlar.
FİDANLAR NEREYE DİKİLİYOR?
2015 yılında hatıra ormanları için 2 milyon 235 bin adet fidan dikildi. Dikilen yerlerin hangi kıstaslara göre belirlendiği bilmediğini söyleyen Bektaş gerekli olanın kurak arazilere yer teşhisi yapılarak dikilmesi gerektiğini, dikilen fidanların şehirlerden çok ormanlık alanlara yakın olması gerektiğini, böylece fidanların doğaya karışmasının daha kolay olacağını söyledi.
Doğal ormanların dışında Orman Genel Müdürlüğünün üretime açtığı ormanlar da bulunmakta. Bektaş bu ormanlarda on yıllık plan yapıldığını ve bu plan doğrultusunda ağaçların kesilerek yerine fidan dikildiğini belirtti. Bu kesimler ham madde, yakacak ve ormanların devamını sağlamak için gerekli. Çünkü burada yapılan ormanlık alanın tahribi değil sakat ve fonksiyonunu yitirmiş ağaç yerine sağlıklı fidan dikerek ormanın devamlılığını sağlamak. Doğal ormanlar da ise buna gerek yok çünkü orman kendi devir daimini kendi içinde yapabiliyor. Ancak maden, ulaşım ve enerji için tahrip edilen alanlarda doğal ormanlar oluyor ne yazık ki.
ÖNCE KALKINALIM SONRA KORURUZ
Fayda maliyet analizi, yapılacak araştırmayla uzun vadede ormanlık alanın mı yoksa yerine yapılması planlanan inşaatın mı daha doğru bir karar olduğunu ortaya koyacak bir çalışma. Ama bunu şuan dünya da yapabilen kimse yok. Bektaş ekosistemde yer alan yaşam formlarının ya da bir ağacın altında yaşadığımız huzurun herhangi bir maliyeti olamayacağını bu nedenle de bu çalışmanın yapılamadığını söylüyor. Çünkü ormanlar sadece ekosistem için değil insanoğlunun tarihi ve kültürel yaşamı içinde büyük önem taşıyor. Durum buyken gelişmekte olan ülkelerin mottosu çıkıyor ortaya:
Önce kalkınalım sonra koruruz.
Gelişmiş ülkelerin kendi doğa ortamlarını korumak adına gelişmekte olan ülkeleri pazar olarak kullanması ve kalkınmak adına ormanlık alanlar dahil korunması gereken alanların tahribi reva görünmesi ise en büyük sorunlarımızdan biri. Bu nedenle kesilen ağaçlar ya da yerini tutması için dikilen fidanlar kaybettiklerimi bize feri verecek mi? Volkan Bektaş’ ın düşüncesi bunun olmayacağı ve kısa vadede maddi olarak iyi gözükse de durumun uzun vade de götürüsünün çok olacağı yönünde. Gelişmiş ülkeler kendi doğal alanlarını korumakla birlikte yeni sit alanları eklemek için mücadele ediyor. Bizse sit alanı ilan edilmiş bölgelerdeki inşatların durdurulması için. Durum ortada sonuç açık. Fidanlardan orman olmaz. En azından önümüzdeki üç yüz yıl.